![]() | ![]() |
---|---|
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
Murat Savaşkan
Ailecek pandemiden çok etkilendiğimizi sanmıyorum. Kasaba halleri, sokağa
çıktığında, yürüme menzilin bir kilometre zaten...
Beni delirten, dünyadaki değişimin, ortaya çıkan niyetlerin, artık iyice bariz
rezilliği. Alt alta yaz, üst üste koy, bu değişimin nedenini böyle bir pandemiğe
bağlamanın mantığını bulamıyorsun. Ve her yönden pompalanan uyumlulaştırma
mesajları: Ekoloji kendine geldi! Nasıl? Her evden kanalizasyonlara akan tonlarca
çamaşır suyu ve deterjanla mı? Katlanarak artan orman kıyımıyla mı? Mümkün
mü? İzolasyon ve denzenfektasyon sayesinde gelişemeyen bağışıklık sistemiyle mi?
Korona ne ki?
Ailecek “öldürülecekler listesi” yapanlar; ilaçları Afrikalılar’da denemeyi
önerenler; yasa çıkarmadan ceza kesenler; önlemlere uymadığı için insanları, tüm
önlemleri çiğneyerek dövenler...
Televizyonu kapatırsın; okkalı bir kahve koyarsın; balkona çıkar, derin bir nefes
alırsın...
Son bir haftada yaptığın işlere bakarsın; kafana, gündelik soruları öteleyen sorular
gelmeye başlar...
Düşün ki, dünya edebiyatının, neredeyse topu, alt tarafı otuz, kırk işaretin yan
yana dizilmesinden oluşmuştur. Algılayabildiğimiz renk çarkıyla, siyahtan beyaza,
boş bir kağıt üzerine öyle bir şey koyabilirsin ki, kendin bile şaşarsın...
Televizyonu tekrar açmamaya karar verirsin...